
Bugün 17 Şubat Dünya Kediler Günü. 2008 senesinden bu yana gerçek bir kedi manyağı olduğum için, haliyle bugün benim için çok önemli. Ama bu sene ilk defa bu kedi gününe bir eksikle giriyorum. Oğlumu 5 Ekim’de kaybettim. Aniden sarılık oldu ve 1,5 aylık tedaviye rağmen kurtaramadık. Bir anda elimden kaydı gitti. Daha 7 yaşındaydı Sütlaç. Adı gibi etliye sütlüye dokunmayan bir çocuktu. Şakır şakır yağmur altında, bir vicdansızın (pencereden gördüm) bahçeye fırlattığı 1 aylık bir bebekti hayatıma girdiğinde. Evimin dördüncü nefesi… Şimdi bahçemizde, sonsuz uykusunda…

Neyse, gelelim şu Dünya Kediler Günü meselesine. Kimisi 17 Şubat der, kimisi 8 Ağustos, bazısı da 29 Ekim. Biri der Dünya Kediler Günü, beriki Uluslararası Kedi Günü. Benim için hiç sakıncası yok vallahi. Senede değil 3 gün, bana her gün kediler günü. Seviyorum ne yapayım elimde değil. Bana habire, ‘bu kadar kediye döktüğün para günah değil mi?’ ‘ay her yer kıl, tüy olur’ diyenlere de artık anlayış falan göstermiyorum. Bazıları haddini aşıp hayatıma burnunu sokarlarsa, ben de saygımı aşıp, itinayla lafımı yapıştırırım.
Facebook’ta falan bir sürü gruba üyeyim. Arada bir bakarım insanlar ne yapıyor diye. Şimdi ortaya şöyle bir durum çıkıyor. Kedi sevenler 3 takıma ayrılıyorlar. Sokak kedisi manyakları (ki ben de onlardanım), Cins Kedi manyakları (aşağıda bolca bahsedeceğim) bir de Kedi İsterem diye oraya buraya yazıp, sonra da DM’den yürüyen salaklar.
Sokak kedisi manyakları (ki bizler) bir garibiz. Mesela hiçbir zaman şu cins kedi sahiplenme muhabbetini anlayamayız. Bizim için dünyanın en güzel kedileri sokaktakilerdir. Aslında, bir bakıma çok doğru. Bir defa ister inanın ister inanmayın, sokak kedileri ÇOK AKILLI. Hayat gailesi yaşayan bir nesilden gelen ve eve alışan bir sokak kedisi asla geçmişini unutmuyor. Yine cin gibi, yine oyun ve mama peşinde. Çekmeceler, dolaplar her şey keşfedilmeli, her yere izleri bırakılmalı.

Kediler, karakter olarak bağımsız yaratıklar. Öyle herkese sırnaşmıyor, sevgi göstermiyorlar. Tabii aralarında zıp diye kucağa çıkanlar olur ama genelde kime sırnaşacaklarını biliyorlar. Türkiye’nin sevdiğim özelliklerinden bir tanesi, sokak kedilerine gösterilen karşılıksız sevgi. Hatta, belki de ülkemiz hakkında uluslararası medyada tek tük çıkan pozitif haberler, işte bu kedilerin eseri. Belki duymuşsunuzdur, bundan birkaç yıl önce, bir kasabın kediye günlük et nafakasını vermesi, sosyal medyada viral olmuştu. Yanılmıyorsam BBC de haber yapmıştı. O kasabın vefatını ben yabancı bir haber kanalından öğrenmiştim. Yani Rahmetli Kasap, Türk insanını uluslararasında en güzel şekilde temsil etti diyebilirim. Eminim, bu Dünya Kediler Günü için, Türkiye bir kez daha haber olacak. Yabancı konuklarımın hiçbiri, Türkiye’ye geldiklerinde rahatsız olmuyor hatta iç geçiriyorlar diyebilirim. Örneğin alın Fransa ve İsviçre. Sokakta 1 tane kedi yok. Kimisi bunun Avrupa medeniyeti olduğunu iddia ediyor. Kanımca hiç de öyle değil. Şahane parklar, muhteşem bahçeler ama içinde kedi yok. Güzelim parkın banklarında şöyle sere serpe güneşin altına serilmiş bir kedi yoksa ben neyleyeyim o parkı, o manzarayı…
Açıkçası ben bu konuda biraz şanslıyım. Oturduğum apartmanda ciddi kedi severler var. Biz kediciler olarak her ay aramızda para toplayıp, sokak kedilerimize mama alıyoruz. Onlara özel yuvalar yaptık kışın üşümesinler diye. Ancak bu iyi niyeti suistimal eden biri var. Adı Bn. Tilki. Ömrümde gördüğüm en güzel tekir. Sarı gri, yemyeşil gözler. Sanırım bu güzelliğin sadece ben değil, tüm mahallenin kedileri farkında. Çünkü her 4 aya bir, doğurup doğurup eniklerini benim kapıma getiriyor. Al başına belayı misali. Ben her 4 ayda bir yuva yuva arıyorum diye ortalığı inletiyorum. Bir ara inşallah apartmanca kısırlaştıracağız.

Gelelim ikinci gruba, cins kediciler !!! Nedense bende kedi sever izlenimi bırakmıyorlar. Yanlış düşündüğümü biliyorum ama ne yapayım elimde değil. Hatırlar mısınız bir ara modaydı, Çukurcuma’daki eskicileri gezip, buldukları bilumum paşa resmini, duvarlara asıp ‘paşa dedem” diye böbürlenenler vardı. Sonra gel zaman git zaman, Türkiye’de görgü, nezaket, sevgi gibi kavramlar, monşerlerlik damgası yiyip, gerçekten insan gibi yaşayanlar tu kaka edildiği için, paşa dede resimlerine olan düşkünlük bıçak gibi kesildi. İşte bu cins kedi merakı da bana özenti gibi geliyor. Çok çok yakın arkadaşlarım var cins kedisi olan. Lütfen bana kızmasınlar ama evlerine gittiğimde o cins kedinin, bilumum peynir, şarküteriyle dolu olan masaya bön bön bakıp 10 dakikada atlaması beni gıcık ediyor. Kedi dediğin koklar, duyar (az biraz görür), havada uçar ve kapar. Ne bu böyle bak bak dur, anlaması 10 dk masanın üstündekini. Bir de habire hastalanıyor ya insanın içini parçalıyor. Genetik olarak deforme olanların yaşadığı sorunlar ve evlatlarına aşık sahiplerinin bitmeyen acıları.

Ve tabii üçüncü grup!!! En sevdiklerim. Kedi almak istiyorum lütfen yardım edin diyen mi istersiniz (sanki soyu tükenmiş ırk arıyor), kendini acındırıp para kopartmaya çalışanlar mı istersiniz. Sürüyle. Bir de sorularına cevap veren kadınlara anında messenger üzerinden ‘Merhaba güzel bayan’ başlıklı mesaj atan ahmaklar!!! Hah bunlar tam bir öküz! Bildiğin öküz!
Kedilere gıcık olanlara bir de kürk sevdalılarına ben de gıcık oluyorum. Bu konuda içimi döktüğüm bir yazım var blogda. Okuyun bakalım bana hak verecek misiniz?
Ateş Pahası Kedi Mamaları
Gelelim şu mama olayına. Malum Türkiye iflas ettiğinden beri (siz bakmayın yandaşların masallarına, bal gibi iflas ettik) mama fiyatları coştu. Yurtdışından ithal edilen mamalar dövize endeksli. Yurtiçindekiler de bir bakıma öyle. Elektriği, suyu, kargosu derken, fiyatlar uçup gidiyor. Kimileri, evde mama hazırlıyor, kimileri yok olmaz, illa ki özel mama diyor. Valla ben de bilemedim. Evde şu anda 5 kedim var. İthal değil yerli mama alıyorum.
Kum Yerine Alternatif
Kum olayı iyice çığırından çıktı. Haydi mama için anladık, üretimi zor, maliyetli ama silika kumların da maliyeti bu kadar yüksek olamaz !!! Çareyi pelet çamında bulduk. Tabii ortalık biraz toz oluyor ama yapacak bir şey yok. Evde 5 kedi ( 1 tanesi yeni geldi). Yaz aylarında pansiyon olarak bana bırakılan Annemin 2 kedisi derken, gözüm toz falan görmüyor artık. Çam peletini gerçekten tavsiye ediyorum. Bütün büyük pazar yerlerinde var.
Aşı Her Zaman mı Gerekli?
Son zamanlardır karma aşıyı bul ki bulabilirsen. Aylardır veterinerlere aşı gelmiyor. Gerçi, bazı veterinerlerin, evden hiç çıkmayan kedilere, kuduz aşısı yapma sevdası da bir başka!!! Siz hiç Kongo’ya gitmiyorsanız, sarılık aşısı olur musunuz durup dururken! Bu da aynı hesap.
Kısırlaştırma konusuna hiç girmeyeceğim. Ne bir standart fiyatlandırma var, ne de kasap veterinerlerin ceza almışlığı. Belediyeler desen zaten onlar zor yetişiyorlar sokak hayvanlarına. Ama diyorum ki, mesela, belediyelerin ev kedileri için de kısırlaştırma hizmetleri olsa. Mantıklı fiyatlarla, bizler de yararlansak, böylece belediye de kazansa.
Bu arada yeni yasa tasarısı geçti. Evdeki kedilere çip takılması. Aslında güzel bir yasa. Gel gelelim, hükümet evdeki canları kontrol edeceğine, biraz da hayvanlara yapılan işkenceye adam gibi bir ceza getirse ya. Yani anladık, çip mip paraları toplayacak da biraz da hayvanları korur gibi yapın bari!!! Hayvanseverler öyle kucakta bir kedi fotoğrafına pek kanmaz. Biz adamı değil gözünden, gözlüğünün arkasından bile tanırız!

Hep Bizimle Kalsalar Ama…
Dünya Kediler Günü için belki biraz kasvetli bir konu ama maalesef ülkemizde şöyle doğru düzgün bir hayvan mezarlığı ne yazık ki yok. Belediyelerin, boş bir araziyi mezarlık haline çevirmesi bu kadar zor ya da pahalı mı anlamış değilim. Ben şanslıydım. Anlayışlı bir apartmanda oturduğum ve de apartman görevlimiz İsmail Bey de çılgın bir kedi sever olduğu için, Sütlacımı bahçeye defnedebildim. Sabahları penceremden günaydın diyorum, belki görüyordur beni bir yerlerde….
İşte böyle Sevgili Okurlar, Dünya Kediler Günü dedim aklımdan ve gönlümden geçenleri bir çırpıda kaleme aldım. Bu yazıyı rekor hızla yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Sizin de kedilerinizle olan anılarınızı, unutamadıklarınızı yorumlarda bekliyorum.
Sevgilerimle,

Ne harika bir yazı olmuş, yüreğine sağlık ????
Çok teşekkür ederim. Beğendiğinize çok sevindim