
Malum kış geldi. Kıyafetler kalınlaştı. Bavullar büyürken, havayolları bilet başına düşen kg. sayısını da bir güzel azalttı. Artık neredeyse yolcunun kilosuna göre para alacaklar o derece yani !
Hal böyle olunca, seyahate çıkarken mümkün mertebe hafif ama aynı zamanda şık nasıl olunur, işte benden kadınlara minik tüyolar:
1- Doğru renk skalası:
Öncelikle renk skalası belirleyin. Mesela, eğer siyah ağırlıklı giyinmeyi seviyorsanız, o zaman kahve tonlarından hiç bir şey yanınıza almayın. Onun yerine, siyah, gri ve bordo üçlemesine sadık kalın. Zaten araya istediğiniz canlı rengi de sokuşturabilirsiniz.
Takılarınız için de aynı şey geçerli. Hangi renk metal seviyorsanız, (yüzük, küpe, kolye, bilezik vs.) bir set en hafifinden üstünüze takın öyle yola çıkın.
Renk skalası bir defa tanımlandı mı zaten gerisi kolay.
2- En şık değil, en rahat ayakkabı:
Gelelim ayakkabıya. Seyahat demek benim için sabahın köründen akşamın son saatlerine kadar koşuşturmaktır. Bu nedenle, öyle yok topuklu stiletto yok binici çizmesi kılıklı şık ama zahmetli parçalara itibar etmem. Genelde yüksek topuklu ama şık lastik ayakkabı severim ki son yıllarda favorim iki marka var: Rucoline ve Fornarina. Bu iki markayı da İstanbul’da bulabilirsiniz. Fiyatları öyle anormal uçuk değil ama ucuz da değil ancak bu tip bir ayakkabıyı en az dört sene giyeceğinizi ve de ayaklarınızın kadayıf olmayacağını düşünürseniz müsriflik olmadığı aşikar.
Havaalanlarında son yıllarda yoğun güvenlik önlemleri nedeni ile, botlar ve çizmeler çıkartılılıp öyle x-ray cihazından geçmek gerekiyor. Şahsen, ayağımda plastik mavi galoşlarla bıdı bıdı dolanmaktan hiç zevk almadığımdan tercihim bilekleri ortada bırakan modeller, çünkü bilek açıkta kalırsa, çıkarma mecburiyeti yok. Eğer akşam yemeğinde şık olmak istiyorsanız, o zaman bir de loafer atın bavulunuza. Özellikle bilek boyunda biten pantalonlarla çok klas olacağınız kesin.
3- Hafif ve şık bir palto:
Ne şık durur şöyle kaşmir uzun bir palto boynunda yine şık bir atkı… Durur durmasına da o bilmem kaç cm. uzunluğundaki palto, seyahat esnasında girdiğiniz cafelerde, mağazalarda kendine bir türlü yer bulamaz. Zaten masalar küçücük, arkana koysan sana oturacak yer kalmaz, yan iskemleye koysan, murphy kanunu anında o masaya biri gelir, oturur, mecbur alır kucağına koyarsın. Ondan sonra o paltoyla mı cebelleş yoksa dökmeden saçmadan yemek mi ye, uğraş dur. Bir de nedendir bilmem bu paltolar alındığında kuş misali, üç giyersin ayı postu ağırlığına ulaşır. Hafif olacağım diye, denenmedik palto, kaban vs. bırakmadım ve sonunda Uniqlo markasıyla bütünleştim. Ciddi Japon harikası. En pahalısı 100 Euro ama yanında minicik bir torbası var ve ne hikmetse o kocaman palto o minicik torbaya sığabiliyor. Haliyle benim uçaktaki yastığım görevini de görüyor. Maalesef şu anda Türkiye’de yok ama yurtdışında çok mağazası var, bir gidenden sipariş vermenizi tavsiye ederim. Haa bu arada unutmada,n kocaman palto ben diyeyim 100 gr. siz deyin 110 gr. Kirlenme, buruşma hatta lekelenme derdi yok.
4- İki tayt bir pantalon ile bir hafta:
Pantalon seçimi yaparken, benim özellikle Avrupa ülkelerinde gözlemlediğim bir husus oldu. Jean pantalon akşam yemeklerinde istenmeyen parça! Dikkat edin, genelde Amerikan turistler boyunlarında fotoğraf makinası, kafada mutlak bir beyzbol kepi ve formsuz garip jeanlerle dolaşırlar ve de en kötü masalara yerleştirilirler. Halbuki, Avrupa’da kültür olarak akşam yemeği bir nevi ibadet olduğundan, jean pantalon yerine, mesela şık bir tayt, klasik kesim bilekte biten bir pantalon (ki loaferlarla süper olur) tercih etmeniz daha mantıklı olur. Özellikle taytlar gündüz de spor tarz olarak kullanıldığından iki tayt, bir pantalonla bir hafta rahatlıkla idare edebilirsiniz.
5- Seyahatlerin vazgeçilmezi beyaz gömlek:
Bavulumun değişmeyen bir başka parçası beyaz gömlek. Son dönemlerde içinde az miktarda sentetik olan gömlekler, buruşmadıklarından benim için hayat kurtarıcı. Kombin yapmak istediğim renklerde minik bir fuları da boynuma dolayıp, altına siyah pantalon ve loaferları giydim mi, alın size en kralından şık bir akşam yemeği kıyafeti. Hatta daha iddialı olayım derseniz, o zaman fular yerine bir dizi inci kolye ile akşamı kurtardınız gitti. Ama ben çok üşürüm, gömlekle olmaz dediğiniz duyar gibiyim. O zaman o gömleğin içine siyah bir yakalı body hatta ince kaşmir bir kazak giyebilirsiniz. Böylece o bavulda ciddi yer kaplayan ceketten de kurtulabilirsiniz.
6- El örgüsü kazaklar evde kalsın, kaşmirler valize!
Kazak olarak kalın el örgüsü parçalar yerine, daha ince dokulu ama daha ısıtıcı bir tane siyah kaşmir kazak ve hırka bulundururum. Çünkü o kalın kazaklar insanı 5 kg. fazla gösterdiği gibi bavulun yarısını da itinayla kaplar. Tabii bu kaşmirler kimi zaman farklı renklerde de olur ama twin setlerimi daima siyahla gidecek renkler seçerim.
Kılık kıyafet olarak en sona çantayı bıraktım, çünkü seyahat için çanta seçimi başlı başına bir yazı konusu bence. Haftaya blogda…
Sevgilerimle,