Hasan Tahsin deyince akla İzmir, İzmir deyince de akla İlk Kurşun gelir. Bugün Güzel İzmir’in Kurtuluşunun 99. yılı. 9 Eylül’ün önemini anlamak için tarihte kısa bir yolculuk yapmak gerekiyor. 15 Mayıs 1919’a…. 3 yıl boyunca, her türlü eziyeti görmüş, işkenceyi yaşamış İzmir halkının en kara günü olan o güne : 15 Mayıs’a
Bir çoğumuz Kurtuluş Savaşımızın başlangıç tarihini 19 Mayıs olarak düşünürüz. Ancak, Anadolu’da düşmana ilk kurşun 15 Mayıs sabah saatlerinde bir gazeteci tarafından atıldı. Osman Nevres, hepimizin bildiği adıyla Hasan Tahsin tarafından.

İlk Kurşunla Son Bulan Bir Hayat
Selanik’te başlayan, 31 yıllık ömrüne nefes nefese bir hayat sığdıran bu vatanseverin hayatını, Yaşar Aksoy 45 yıllık bir çalışmanın ürünü Yürekler Selanik isimli eserinde kaleme almış.
Bu kitaba roman demek mümkün değil, daha çok titiz bir araştırma. 1888 yılında Selanikte doğan gazetecinin hayatı film olabilecek nitelikte.
Paris’te kan kardeşi Mazlum’a ‘Allah vatan için, kendimi feda edeceğim günü bana gösterir inşallah’ diyecek kadar! vatanın seven bir Genç. İngiliz ajan Buxton Kardeşler’e Bükreş’te suikast yapan, Neuchatel’de seyrettiği filmde Türklüğe hakaret edildiğini görünce perdeye kurşunlar sıkıp kulede hapis yatan, Davos’ta verem tedavisi gören aynı zamanda İngiltere Avam Kamarasını havaya uçurmayı planlayan Teşkilat- Mahsusa üyesi Hasan Tahsin’in 31 yıllık hayatının anlatıldığı Yürekler Selanik, aynı zamanda işgal döneminin İzmir’inden çok sayıda hatırat içeriyor.

Hasan Tahsin İzmir’de
Son yıllarda bir kesim tarafından dillere dolanan Selanik’in ünlü Avdetilerinin de konu edildiği kitap Selanik, Paris, Lozan, Neuchatel, Cenevre, Bükreş hattında geçiyor. Kitapta beni en heyecanlandıran bölümlerden biri, 15 Mayıs sabahı İzmir’in işgali sırasında kutlama yapan İzmir halkı oldu. Halkı diyorum çünkü, İzmir gerçekten kozmopolit. Bu mozaik, kitapta detaylarıyla ele alınmış. Bir tarafta, İzmir’in en eski topluluğu Yahudiler, işgalci düşman kuvvetleri, Levantenler ve Rum cemaati diğer tarafta Müslüman tebaa..

Şehre adım atan Efzon askerini kutsayan, ünlü Aya Fotini Kilisesinin çanlarını tüm gücüyle çaldıran Baş Papaz Hrisostomos ve ekibi. Yunan askerine çiçekler veren Rum Kızlar. Yunan ve İngiliz donanmasının kıyıya yanaşmasını ellerinde şampanya kadehleri ile Kramer Otel’de, Sporting Club’da izleyen İzmir halkı…
Hasan Tahsin’in mezarı bugün Üsküdar Bülbüldere Mezarlığında bir anıt taştan ibaret. Çünkü cesedi, vurulduktan sonra 3 gün boyunca Kordon’da yerlerde sürünüp, tekmelendikten sonra, Bahribaba Parkı denilen Maşatlık tepesine diğer şehitlerle birlikte gömülmüş. Bir nevi kimsesizler mezarlığı…. İşin en trajik yanı, cesedin ona ait olduğunu, öldürmeye teşebbüs ettiği Ajan Buxton doğruluyor elindeki sararmış bir fotoğraftan. 1974 yılında İzmir’de dikilen İlk Kurşun anıtı da bu yürekli vatansevere bir teşekkür mahiyetinde.

Yürekler Selanik Kalbimiz İzmir
Kitap hem Hasan Tahsin hem de Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlı İmparatorluğu hakkında çeşitli bilgilerle dolu. Özellikle fotoğraf albümü hayli zengin. Sizi bilmem ama, ben tarihi olayları okurken, mekanları da gözümde canlandırmayı çok seviyorum. Gelgelelim ülkemizde korunmuş tarihi mekanları bulmak imkansız. Elimizde kalanları da restorasyon adı altında kepazeye çeviriyoruz!
Cadı’nın Kitapları seçkimi yaparken, bir kitabın konusu ve bu konuyla direkt bağlantılı mekanları yazmayı seviyorum. Aslında Hasan Tahsin Yürekler Selanik mekan konusunda hayli zengin ancak ben İzmir için önemi olan 2 binayı konu aldım.
Aya Fotini
İlki, sonu bayağı hazin olan Aya Fotini Kilisesi. 18. Yy mimarisi örneği olan bu yapı 33 metrelik çan kulesiyle meşhurmuş. Muş diyorum çünkü, Büyük İzmir Yangınında kül olduğu kayıtlara geçmiş. Düşman birliklerini karşılayan ve kutsayan kilisenin baş papazı Hrisostomos ve yönetimindekiler, 3 yıl boyunca Kuvayi Milliyecilere işkence etmiş, milislere para yardım etmiş, Türkler aleyhinde ajanlık yapmış. Ancak bunun bedeli Hrisostomos için bayağı ağır olmuş, İzmir’in kurtuluşunda İzmir halkı tarafından linç edilmiş. Aya Fotini Kilisesi de rivayete göre, İzmir Yangınını büyük bir üzüntüyle seyreden Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Türk Topçu birliklerinin attığı toplarla yerle bir edilmiş. (zaten yanmaktaymış!).

Dinin siyasete alet edilmesinin ve acı sonucunun bir örneği daha…
Kramer Palas
Gelelim ikinci mekana. Kramer Palas. Üstünde sırması, önünde arkasında koşuşan generalleri olmadan Kramer Palas’a gider Ulu Önder. İçerisi kalabalıktır, almazlar. Ama müşterilerden biri tanıyıp – Mustafa Kemal… Mustafa Kemal … diye bağırınca, kalabalık birbirine girer. Kimsenin rahatsız olmamasını rica eden Ulu Önder, yanındakilerle birlikte bir masaya buyur edilir. O sırada yanına gelen garsona -Kral Konstantin hiç bu otele gelip de bir kadeh rakı içti mi? diye sorar. Hayır Paşa Efendimiz cevabını alan Mustafa Kemal – Öyle ise neden İzmir’i almak istemiş? diyerek İzmir’deki ilk zevkli saatlerini bu otelde geçirir. (Falih Rıfkı Atay Çankaya)

İzmir, günümüz Türkiye’sinin cumhuriyetçi, aydınlık, modern yüzü olmaya devam ediyor. Bundan tam 102 yıl önce Hasan Tahsin tarafından atılan İlk Kurşun hafızlarımızdan asla silinmeyecek. Balkan kökenli Osmanlı devrimcilerinin parolası Yürekler Selanik (kalbimiz Selanik’te atıyor) artık hepimiz için Yürekler Cumhuriyet Türkiyesi olma vakti değil mi???