
Burgonya Bölgesi Keşiflerimizde İkinci Durağımız Berzé La Ville
Burgonya turumuzun ilk gününde, ilk etap olarak Macôn’u keşfettikten sonra, ikinci durağımız Les Plus Beaux Villages de France statüsündeki 520 nüfuslu Berzé La Ville oldu. Burada bir parantez açayım. Fransa Kültür Bakanlı’ğının gözetiminde oluşturulmuş olan Les Plus Beaux Villages de La France, 1981 yılında hayata geçmiş bir dernek. Ülkenin, hem tarihi hem de doğal güzelliklerini yansıtan, 153 tane kasabanın / köyün listelendiği bu listede yer alan kasabalardan Burgonya Bölgesi sınırlarındaki bir çoğunu keşfettik.
İçinde 40 metrelik kuyusu ile ünlü Berzé, feodal şatosu, minik taş evleri, dar sokaklarıyla Cluny istikametimizde, hoş bir sürpriz olarak karşımıza çıktı.

Kısa bir gezinti ve fotoğraf molasından sonra, direksiyonu, restaurantı, ünlü şef Alain Ducasse tarafından tavsiye edilen, 1235 yılında Macôn kontları tarafından inşa edilmiş, bugün Châteaux et Hotels Koleksiyonu’nda hizmet veren Château D’Igé‘ye çevirdim.
Burgonya Bölgesi ve Masalımsı Bir Mekan : Igé Şatosu

Dört hektarlık parkın içindeki bu şato otelde, hem restaurantı hem de mükemmel bahçeyi gezdik. Bu sırada, otel personeli tüm hızıyla akşam üstü gerçekleşecek düğün için hazırlık yapıyorlardı.

Burgonya bölgesine yolunuz düşerse, burada konaklayın derim. Fiyatlar gecelik ortalama 90 ile 250 euro arası.

Igé kasabasında minik bir tur yapıp soluklandık. Ardından, Burgonya Bölgesi içindeki en önemli tarihi mekana ev sahipliği yapan Cluny kasabasına geçtik. (Bir hatırlatma, yukarıda yer alan kasabaların arası ortalama araba ile 15 dk.)
Tarihi Cluny


Cluny, Fransa hükümeti tarafından özel koruma altında. Kasabada, yeni bina yapılması kesinlikle yasak! Aynı şekilde, herhangi bir tadilat vs. özel izinle yapılabiliyor. Her türlü inşaatın binbir izne bağlı olmasının nedeni ise : Cluny Manastırı: Hem Monument Historique (Tarihi Anıt) hem de Monument National (Ulusal Anıt). İnsanın aklını alacak kadar ihtişamlı

Yapımına 910 yılında başlanmış olan manastır, Hıristiyanlığın Avrupa’daki en önemli miraslarından bir tanesi. Reform hareketlerinin kabulünde hatrı sayılır bir rol oynayan Kluni rahipleri tarafından yaptırılmış. Fransız İhtilalinden sonra bir dönem taş ocağı olarak kullanılmış. 16. yy’a kadar dünyanın en büyük kütüphanelerinden birine sahip olan Cluny için en az beş saat gerekli.

Zira içinde, sanat ve arkeoloji müzesi, büyük katedral, dört tane çan kulesi, saat kulesi, hapishane, Jean de Bourbon ve Jacques d’Amboise Sarayları, beş kulesi, Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan kütüphanesi ile, hem din hem de sanat adına görülmesi gereken bir şaheser. Giriş ücretinin 9,50 € olduğu bu kompleks, yaz aylarında saat 19.00’a, kış aylarında ise saat 17.00’ye kadar gezilebiliyor.

Manastırın hemen yanında yer alan Ulusal Hara, 1806 yılında Napoleon orduları için kurulmuş. İçinde, at binme yarışlarının yapıldığı bu haralar, özellikle çocuklu ailelerin hoşuna gidecektir.

Cluny’de verdiğimiz bu iki saatlik mola sonrası, Burgonya Bölgesi içinde yer alan 8 eyaletten Yonne’un başkenti Auxerre’e doğru yola koyulduk.
Auxerre’e Varış
Chablis şaraplarına da ev sahipliği yapan Yonne eyaletinin başkenti ortaçağın tipik bir örneği. Gün batımında vardığımız Auxerre, ayak attığımız andan itibaren bizi mıknatıs gibi çekti.

Öğlen yemeğimizi fazla kaçırmış olduğumuzdan, akşam yemeğimizi pas geçtik. Şehir merkezine 1 km. mesafede olan, Parc Des Marecheaux isimli şato otelimize vardık.

İçinde özel yüzme havuzu olan, malikaneden bozma bu otel, odalarının dekorasyonu, tipik mimarisi ile mükemmeldi. Fiyatları, Fransa’ya göre bir hayli makul olan bu otelde gönül rahatlığıyla kalabilirsiniz. Tek sorun otelde asansör yok. Bir de 24 saat oda servisi gibi hizmetler beklememek lazım. Öte yandan kahvaltısı tek kelimeyle mükemmel.
Araba kullanmayı çok severim, hiç de yorulmam. Sabahtan bu yana araba kullanmama rağmen hiç yorgunluk hissetmedim. Bir de üstüne, şehrin pırıl ışıklarını görünce tut ki tut Cadıyı misali, kendimi sokaklara attım. Işıklandırılmış 2 katedral, köprüler, dar sokaklar ve mis gibi havada akşam turumuza başladık.
Auxerre’de Bir Akşam…

Avrupa’daki birçok kasabanın merkezi belediye binasının olduğu alandır. Bunun tarihsel bir açıklaması da var. Özellikle Ortaçağ’da idamlar ki halkın en büyük görsel eğlencelerinden biriydi. Bugünün belediye binası, dünün yönetim binası belediyeler önündeki alanlarda infaz edilirdi. Aynı zamanda pazar yeri olan bu alanlar, kimi zaman düğünlere, kimi zaman da kanlı ihtilallere sahne olmuştur. Bu kural Auxerre için de geçerli olduğundan, belediye binasını hedef aldık.


Tipik Ortaçağ mimarisi, tahta kaplı binalarla süslü dar parke sokaklarda yürürken, karşıma Saat Kulesi çıktı. 1483 yılında dikilmiş olan kulenin iki yüzünde kadranı var. İlk kadran, saatleri gösterirken, diğeri astronomik saat ve hala çalışır durumda…

Yürüyüşümüzü yaparken, 1791 Fransız İhtilali’nin en ateşli savunucularından zamanın bölge savcısı Cadet Roussel ismi sıkça karşımıza çıktı. Öyle ki, şehrin kaldırımlarına çakılmış üçgen metallerle şehri Roussel’in adımlarından gezmek mümkün.

Zira bu metal plakaları takip ederek, yaklaşık üç saat içinde tam bir tur yapmak mümkün.
Gün içinde 300 km.’lik yol yaptığımdan şehri sabah keşfe devam diyerek Auxerre gece turumuzu sonlandırdık.
Nereden bileyim, ertesi gün Auxerre Gastronomi Festivali olduğunu????
Sevgilerimle,
