
Burgonya Gezisi 1. Durağımız: Auxerre
Burgonya Gezisi için ilk konaklama durağımız Auxerre’di. Sabahın erken saatlerinde yaptığımız kahvaltı sonrası, kenti keşfetmek üzere kendimizi sokaklara attık. “Pentecote Bayramı’nın Pazartesi”si olması nedeni ile, her yerin kapı duvar olacağı endişemiz çok kısa sürdü. Nehir kıyısında dizi dizi sıralanan üstü kapalı tablaları görmemizle anladık ki güzel şeyler olacak. Ama açıkçası saat 10.00’da başlayacağını öğrendiğimiz yemek festivalinin bu kadar çeşitli olacağını tahmin bile edemezdik.
Auxerre’de Görülecek Yerler
Fransız İhtilali’nin hararetli savunucularından, dönemin bölge savcısı Cadet Roussel’in kaldırımlara çakılmış minik metal rölyeflerini takip ederek, şehri adımlamaya ilk olarak, belediye meydanından başladık.
Belediye meydanının biraz yukarısındaki alışveriş sokaklarının kesiştiği minik meydanda tabii ki Cadet Roussel’in heykeli tüm haşmetiyle bizi selamladı.

Burgonya gezisi rotamızın en güzel destinasyonlarından olan Auxerre, Yonne Nehri’nin kıyısında konuşlanmış. 1995 yılında sanat ve tarih şehri olarak tanımlanmış.

Ortaçağ özelliğini kaybetmemiş bir şehir. Roma dönemine kadar uzanan tarihi, Aziz Germain’in gelmesiyle dini bir özellik kazanmış. Burgonya topraklarının geçirdiği en önemli salgın olan Asma Biti felaketine kadar yani 19.YY.’ın başına dek, şehir şarap üreticisiymiş. Ancak bu felaket sonrası, hastalıktan kurtarılmış birkaç bağ haricinde, şarapçılık serüveni sona ermiş.
Çevresinde bulunan dünyaca ünlü bağları, kıyısında yer aldığı nehrin ulaşımı kolaylaştırması nedeniyle, Yonne’un merkezi konumuna gelmiş.

Tüm fotoğraflarda görülen ve şehrin simgesi olan St. Etienne Katedrali, tipik gotik stili işlemeleri ile muazzam bir yapı. Özellikle 13. yy.’dan kalma vitrayları ile, gezilmeye kesinlikle değecek güzellikte…


Bir sonraki durağımız, 5. yy.’dan kalma St. Germain Manastırı oldu.


Bu manastırın en ilgi çekici kısmı yeraltı mezarları ancak benim çok da fazla toprak altıyla aramın olmaması nedeniyle, bu kısmı pas geçmek durumunda kaldık.

Şehir minyatür gibi… Daracık parke taşlı sokaklardan kendimizi, bir anda, Denizciler Rıhtımı’nda bulduk. (Quai de la Marine).

1774 yılından günümüze denizcileri koruduğuna inanılan St. Nicolas Meydanı’nda kısa bir kahve molası verdik. Ardından, artık iyice canlanmaya başlayan yemek festivaline doğru yola çıktık.
Auxerre Yemek Festivali

Dizi dizi kurulmuş şarap stantlarında, hem tadım yaptık hem de alışveriş. Kim ne derse desin, Fransa peynirin merkezi. Fransızlar için sofranın olmazsa olmazı olan peynir, bölgesine göre farkılık gösteriyor. Özellikle hayvancılığın ön planda olduğu bölgelerin peynirleri gerçekten nefis.
Burgonya gezisi aynı zamanda bir gastronomi seyahati olduğundan, bu yemek festivali bize ilaç gibi geldi. Tadımını yaptığım bir çok peynirin yanı sıra, Tourteau fromager pastası şahaneydi. Poitou Charentes’ın en önemli lezzetlerinden olan tatlı, taze keçi peyniriyle yapılıyor. Üzerindeki siyahlık ise, aşırı pişmiş kıtır hamur. Eskiden, düğünlerde yapılan bu pasta bugün hala özel günlerin vazgeçilmez tatlarından.

Burgonya, dünyanın en güzel beyaz şaraplarının memleketi olunca, festivalinin en popüler stantları da haliyle tadım stantları. Yerel üreticilerin görücüye çıkardığı şarapların fiyatları, son derece makul. Beyaz şarabı çok seven birisi olduğumdan, neredeyse her stantta bir mola verdim. Fransız halkı için, bu tip etkinlikler çok önemli. Parislilerin taşralı diye küçümsedikleri, tarımın en önemli gelir kaynağı olduğu bu bölgelerde, halk, yerel üreticisine daima destek veriyor. Durum böyle olunca, küçük üreticiler de hayatlarına devam edebiliyor.
Yaptığım tadımlar arasında en beğendiğim Domain Fournillon teruarından bir Chardonnay oldu. Asma biti salgınından kurtulmuş ve günümüze kadar gelebilmiş az sayıdaki bağlardan biri olan Fournillon’un 200 yıllık asmalarından mamul Cuvee de L’Empereur tek kelimeyle muhteşemdi. Bu özel şişeden (bavulu, dönüşü, uçağı, ekstrayı hiiiiiç düşünmeden) 2 şişe aldım.

Nehir kıyısındaki festivalde yaklaşık 1 saatlik keyiften sonra Burgonya gezisi keşiflerimiz için tekrar yola koyulduk. İstikametimiz, beyaz şarap deyince akla ilk gelen Chablis.
Burgonya Gezisi 2. Durağımız: Beyaz Şarabın Anavatanı Chablis

Auxerre’den yaklaşık 20 km. mesafedeki bu minicik kasaba, sadece Chardonnay üzümlerinden yapılan beyaz şarabı ile dünyanın 1 numarası durumunda.

13. yy.’dan kalma hem üretici hem de tadım yapan La Cave du Connaisseur’de yaptığımız degüstasyonu ayrı bir yazıda kaleme aldım.

Tadım keyfimiz sonrasında, istikametimiz, Les Plus Beaux Villages de la France kategorisinde haklı bir yere sahip olan, Tonnerre oldu.
Burgonya Gezisi 3. Durağımız: Tonnerre

Burgonya’nın Venediği olarak adlandırılan Tonnerre 5540 nüfusa sahip. Burgonya gezisi içinde yer alması gereken bir destinasyon olan Tonnerre, aynı zamanda, Fransa’nın En Karakteristik Şehirleri sıralamasında yer alıyor.

Tekli yılların (2017 – 19….vb) Eylül ayında, Ortaçağ Festivaline ev sahipliği yapan Tonnerre’de her yıl temmuz ve ağustos aylarında, müzik festivalleri, gastronomi etkinlikleri yapılmakta. Bu doğa harikasında görülecek önemli bir diğer yer, Dionne Çukuru. 70 metreye kadar derinliği olan bu çukur, tarihte sayısız efsaneye konu olmuş.

Burgonya Gezisi 4. Durağımız: Tanlay Şatosu
Bu kasabanın 9 km. güneyinde yer alan Chateau de Tanlay ise tipik bir Rönansans şatosu.

Bir çok fransız filmine plato olmuş bu şatoyu zaman darlığı nedeniyle sadece dışardan gezebildik.

Özel şarap tadım etkinliklerinin yapıldığı şatonun bahçesi yaz aylarında çeşitli sanat olaylarına da ev sahipliği yapıyor.

Tonnerre sonrasında ki duraklarımız, Noyers Sur Serein, Avallon ve akşam yemeğimiz ise bir sonraki yazımda….
Sevgilerimle,
