
Costiera Amalfitana keyfinin son durağı tabii ki İtalyancayı öğrenmeme sebep olan Avanti filminin platosu İschia ve Capri adaları…
Tüm dünyada Capri Maria Callas – Aristotle Onasis çiftinin aşk yuvası olarak ünlenmiş olsa da, eşekleri, dik yamaçları, billur denizi ile İSCHİA adası, Amalfi kıyılarının vazgeçilmezi.
Sorrento’dan saat 09.30’da kalkan feribotlarla bir saatte gidilen Ischia adasında en az iki gece geçirmek gerekiyor. Barbaros Hayrettin Paşa ve Turgut Reis’in çıkartma yaptıkları, Almanya Şansölyesi Merkel’in favori mekanı, “The Talented Mr. Ripley” filmine plato olmuş Ischia, dik yamaçları nedeniyle taksi ile gezilmesi gereken bir ada. Size tavsiyem, gitmeden kalacağınız otel ile irtibata geçip, tüm gün için bir taksi ayarlamanız ve önceden pazarlık etmeniz. Yok ben motosiklet kiralarım, derseniz o da mümkün. Yazılarımda kendi yaşadıklarımı yazdığımdan, otobüsle nasıl gezilir bilemiyorum ama adanın köyleri arasında devamlı işleyen otobüsler var.
Adanın köyleri hangileri derseniz; Barano, Casamicciola, Forio, Ischia Ponte, Ischia Porto ve Lacco Ameno. Bu arada tabii “bir gün araba kiraladık, adayı gezdik ama biraz da deniz keyfi yapalım” diyenler içinse, deniz taksiler emrinize amade…
Adanın en büyük özelliği termal suları. Konumu itibariyle, volkanik bir mevkiide yer aldığı için, özellikle deri hastalıkları ve romatizma için birebir. Bir diğer özelliği de kardeş ada Capri’ye oranla fiyatlar yarı yarıya. Ancak Capri’deki lüksü ve ihtişamı bulmak mümkün değil, ne yalan söyleyeyim!
Ischia Limanına indiğinizde sizi karşılayan taksiyle görülecek ilk yer tabii ki Ischia Ponte’deki Aragonese Kalesi. Adanın en güzel fotoğraflarını çekeceğiniz garanti olan bu kaleye aman ben tırmanamam derseniz, o zaman istikamet, kalenin etrafında konuşlanmış nefis manzaralı cafe ve restaurantlar.
Tipik bir balıkçı köyü olan Ischia Ponte’de her yıl Haziran ayının son haftası – Temmuz ayının ilk haftasında Ischia Film Festivali de yapılmakta. Hemen akabinde de Ischia Global Film & Müzik Festivali. Bu arada Ischia Porto’da (limanda) Bar Calise’de minik bir mola verip, kuvvetli espressonun içine az krema konmuş Americanino içmek unutulmaması gereken zevklerden.
Adanın bir diğer köyü Casamicciola. Minicik şirin bir termal ve balıkçı köyü. Castiglione ve O Vagnitiello Termal Kaplıcalarına ev sahipliği yapan köydeki Ristorante Myage, hepsi birbirinden farklı seramik masaları ve muhteşem manzarasıyla öğle yemeği için güzel bir alternatif.
Casamicciola sonrası durağımız Lacco Ameno. Negombo Termal Bahçelerinin yer aldığı Lacco Ameno, adanın en küçük yerleşim birimi olmasına rağmen, San Montano plajı ile denizseverlerin gözdesi. Siz en küçük olduğuna bakmayın, dünyaca ünlü Albergo della Regina Isabella isimli 5* ultra lüks otele de ev sahipliği yapıyor. (Ischia’yı termal bir merkez haline getiren dünyaca ünlü otel)
Bir sonraki durağımız, Forio. Adanın İkinci büyük köyü olan Forio, minyatür gibi. “Avanti” filminin geçtiği Chiesa Del Soccorso’dan şahane gün batımını izlemek ayrı bir keyif. Doğaseverler için La Mortella ve Ravino Bahçeleri görülmeye değer. Özellikle rengarenk kaktüsler bir şahane.
Adayı kıvrıla kıvrıla gezerek ulaştığımız son durak Barano. Adanın bu önemli köyü, Maronti plajına ev sahipliği yapıyor. Hem özel hem de halk plajlarının yer aldığı bu 3 km’lik sahilin hemen yanındaki komşu köy Sant’Angelo’daki Ristorante Emanuela deniz ürünleri ile ünlü bir restaurant ancak rezervasyon yapmak şart. Marontinin hemen arkasında yer alan Cavascura Termal Kaplıcalarında şifalı sudan faydalanmayı sakın ihmal etmeyin.
Bu adada kaldığım otel Grand Hotel Excelsior, tabii ki favorim. Ischia Porto’da yer alan otel el yapımı seramiklerle döşeli, denize nazır odaları, muhteşem deniz manzaralı restaurantı Belvedere ile, özellikle romantik bir kaçamak için ideal…
Adada irili ufaklı bir çok restaurant olmasına rağmen, benim tercihim, Forio’da yer alan Ristorante Neptunus. Güverte misali şahane manzarasıyla, özellikle yat sahiplerinin favori mekanlarından olan bu lokantada sizlere deniz ürünlü spagetti, ızgara karides ve istakoz yemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Akşam yemekleri için rezervasyonsuz gitmenin düşünülemeyeceği restaurantın sahibi Pepino her daim işinin başında.
İki gece Ischia’da kaldıktan sonra, Costiera Amalfitana yazı dizimin son durağına geldik: CAPRİ
Eğer Sorrento’ya dönmeden, direkt Capri’ye gecelim derseniz, sabah saat 10.40’da kalkan feribotla 50 dk. içinde dünyanın en güzel adalarından Capri’ye varabilirsiniz. Adanın çok küçük olması nedeni ile, yerel halkın da isteği üzerine, Sorrento’ya feribotlar akşam saat 18.45’e kadar var. Böylece adada sadece konaklama yapabilecek turist kitlesi hedeflenmiş. Şahsen adada en az iki gece geçirmenizi tavsiye ederim.
Tüm feribotların yanaştığı Marina Grande aynı zamanda adanın en civcivli noktalarından…
Capri’yi görmenin en güzel yolu tabii ki tekne turu. Adada aralarında dünyaca ünlü Grotta Azzurra (mavi mağara) başta olmak üzere çok sayıda deniz mağarası (Verde, Bianca, Meravigliosa), tüm filmlerde başköşede yer alan Frangoli Kayalıkları, Monacone Kayası, Anacapri’den denizi kuşbakışı seyreden Cesar Augustus heykeli, şahane denizi ile Marina Piccola (küçük liman) görülecek yerler arasında.
Kişi başı 15 Euro olan bu tekneler özel değil ve 13 Euro da Grotta Azzurra giriş ücreti. Bu arada, Grotta Azzura’da denize girmek yasak! Bir başka alternatif ise, tipik Capri takası olan Gozzo kiralamak. 200 Euro’dan başlayan fiyatlarla ister iki saat ister dört isterseniz de altı saat kiralama yapmanız mümkün. Hatta arzu edenler için gün batımı gezileri de var. Ben dört saatlik kiraladım ve tüm grottoları gördüm. Bir dahaki sefere buz gibi bir kadeh şampanya eşliğinde gün batımı keyfi yapmayı ajandama not düştüm.
Marina Grande’den kalkan füniküler ile, Capri adasının balkonu tabir edilen La Loggetta’ya çıkılıyor. Buradan adanın en güzel fotoğraflarını çekebilirsiniz. La Loggetta’nın (seyir terası) hemen arkasında Piazza Umberto / La Piazzetta (minik meydan) yer alıyor. Siz bakmayın minik dediklerine, evet metre kare olarak ufak ama adanın can damarı.
Meydanda yer alan San Stefano Kilisesinin bizans mimari örneği kubbesi, saat kulesi, minik kafeler, restaurant ve mağazalarla dolu olan bu meydanın etrafında dar sokaklar yer alıyor. La Piazzetta’da benim favori kokteyl barım Al Piccolo. Özellikle akşamüstleri yer bulmak neredeyse imkansız.
Dar sokaklar sayısız butiklerle dolu. Fiyatlar ise, klasik bir italyan şehrinden yüzde 20 daha pahalı.
Capri’de görülecek en önemli tarihi mekanlardan biri, Piazzetta’ya yürüyüşle 10 dk. mesafedeki Ortaçağ mimarisinin en muhteşem örneklerinden San Giacomo Manastır kompleksi. Özellikle tarih ve mimari sevenlerin bu sanat eserini kaçırmaması gerekiyor. Biraz ileride yer alan ünlü Alman sanayici Krupp’un Augustus Bahçeleri özellikle begonvilleri ile görülmesi gereken bir doğa harikası.
Capri adasının bir de Anacapri denilen kasabası var. Bu kasaba adanın tam ortasında yer alıyor ve tavsiyem üstü açık taksilerden biriyle püfür püfür keyif yaparak gitmeniz. Hatta bu taksilerle gün boyu özel fiyatta da anlaşabilirsiniz. Böylece füniküler derdi vs. de ortadan kalkar.
Anacaprinin meydan olan Piazza Vittoria’dan telesiyejlerle Solaro tepesine çıkabilirsiniz. Yanlız, bu telesiyejler tek kişilik ne yalan söyleyeyim ben cesaret edemedim. Cesur seyyahlarsa bu tepeye çıkıp, şahane fotoğraflar çekebilir. Denizi seyreden sfenks heykeli ile ünlü Villa San Michele Müzesi ve S. Michele Arcangelo Kilisesi Anacapri’de görülecek diğer yerler. İki saatlik bir tur yeterli olacaktır.
Gelelim yemek için sevdiğim mekanlara…Öğle yemeği için mutlak Da Luigi ai Faraglioni, akşam yemekleri için Marina Grande’deki Lo Zodiaco, manzaralı bir restaurantta pizza isterim diyenler için Panorama, limon bahçesinde limon ağaçlarının altında bir akşam için Da Paolino, romantik ve 5 yıldızlı bir akşam yemeği içinse Terrazza Brunella mükemmel seçimler olacaktır. Ravioli Caprese (Capri usülü ravioli) ve Torta Caprese (bademli-cevizli çukulatalı kek), tüm deniz ürünleri özellikle ızgara ve bölgesel şaraplar tadılması gereken lezzetlerden.
Otel olarak eğer La Piazzetta civarında kalmak isterseniz ki en doğrusu o zaman Sophia Loren ve Jackie Onasis’in favori mekanı, sevimli dekorasyonu ile Tiberio Palace 5* (veya Hotel Quisisana 5*) eğer 4* düşünürseniz Hotel Capri veya Hotel Canasta olacaktır. Güney İtalya’da 3* otelleri pek tavsiye etmiyorum.
Costiera Amalfitana gezisi için en güzel aylar bana göre Haziran ve Eylül ayının ilk iki haftası. Ancak Temmuz ve Ağustos ayları çok kalabalık olmasına rağmen, aynı zamanda bir çok festival vs. gibi etkinliğe ev sahipliği yaptığından ve bölgenin muhteşem denizinden faydalanmak için en çok tercih edilen aylar. Tabii karar sizin…
Napoli, Sorrento, Amalfi, Ravello, Positano, Ischia ve Capri’den oluşan dört bölümlük Costiera Amalfitana yazımın sonuna geldim. Tüm yazdıklarım, bizzat görülmüş ve denenmiştir.
Romantik bir kaçamak, arkadaşlarınızla eğlenceli bir gezi ailenizle deniz keyfi hatta tek başınıza keşif turu için, size özel seyahat planlaması yapmaktan büyük bir mutluluk duyarım. (otel rezervasyonları, transferler, yemek rezervasyonları : gerekirse, menü & şarap seçimi, plaj rezervasyonları, müzeler, festival konser biletleri, vs.). 3, 5 ve 7 günlük paket danışmanlık servisim hakkında info@eleganscadisi.com adresine mail atmanız yeterlidir.
Sevgilerimle …..