
Tam yazın göbeğinde doğmuş olmama rağmen, yaz aylarına ve tabii ki tatillerine benim kadar gıcık olan azdır. Evvel ezel, “yok terledim, yok makyajım aktı, denize girdim saçım süpürge kıvamına geldi, güneşte beş dk. kaldım iri bir yengeç gibi şişmiş ve pespembe şekilde cayır cayır yandım… “derken, bu sene yıllardır özenle imtina ettiğim tekne seyahatimi yaptım. Ruhen son derece meraklı, fiziken fıkır fıkır bir tip olup, yerimde en fazla 10 dk. sabit durabildiğimden, teknede geçirilecek 1 haftanın benim için ne ifade ettiğini az çok tahmin edebilirsiniz.
Ancak tekne davetini yapan sevgili arkadaşımın beni çok iyi tanıması nedeni ile, normalde olması gerektiğinden çok daha rahat olduğumu da itiraf etmem gerekli. Rahat olmasına rahatım da “ne olur olmaz” diye yanıma aldıklarımla, en az dört haftalık tura çıkabilecek büyüklükteki bavulu gören ve tabii ki taşıyan mürettebatın aynı rahatlığı hissettiğini pek iddia edemem !
İnsana demezler mi be kadın, kamaralar senin alıştığın şekilde otel odası büyüklüğünde değil, bir dur, bir düşün ona göre yüklen ! Hayır ! Sanki Hint Okyanusu’na açılıyoruz da karayı günlerce görmeyeceğiz! Akıl işte ! Neyse, gelelim önemli ipuçlarına;
1- Her zaman ilk sırada yer alan soru: Kiminle tura çıkıyorsun? Örnek, ben çocuklarla pek haz etmem yani severim de öyle içime çekesim filan gelmez ne yalan söyleyeyim. Şimdi, bıcır bıcır uçuşan çocuklarla bir arada taş çatlasın 30 metrelik bir teknede beraber vakit geçirmek bana göre değil. Malum çocuk, suya girecek, annesi uzaklaşma diyecek. Yok dondurmayı kaçırdın, yok kurulan, yok güneşte kalma. Akşam oldu çocuk uyuyor, müzigin sesini kıs, sessiz ol, erkenden yemek ye vs vs. Offf bir sürü tantana. Ben almayayım. Tura beraber çıktığınız insanları mutlak önceden tanıyor olmak önemli bir + puan. “Arkadaşımın arkadaşı dostumdur” şeklindeki iyi niyet, bir haftalık bir gezi sonrası arkadaşa bile mal olabilir. Siz siz olun, mutlak ortak zevkleriniz olan, tercihen, daha önce beraber seyahat etmişliğiniz olan kişilerle tura çıkın.
2- Tekne kamaraları küçüktür. Tabii haftalığı 250 bin dolar olan devasa yatlardan bahsetmiyorum. Benim ki 30 metre… En ideali. Size master odayı tahsis edecek bir arkadaşınız (benim gibi) yoksa o zaman bence kabin boy bavulu geçmeyin. Ben masterda kalmama rağmen, odanın ortasında kümbet misali yayılan bavulun üzerinden zıp zıp zıplamaktan içim dışıma çıktı.
3. Rota nedir? Program nedir? En önemli üçüncü soru… Eğer karaya çok fazla çıkılmayacak, yemekler teknede yenecekse yanına alınması gerekenler farklı, yok karaya çıkılacaksa farklı.
Karaya çıkılmayacak ve / veya çıkılacak kısacası her durumda yanımızda olması gerekenler
Bikini – Mayo – Pareo : Bu üçlü için yıllardır alışveriş yaptığım Mendos’da favori markalarım başta Maryan Mehlhorn ve Gideon Oberson. Neden mi? Çünkü iki suya girdikten sonra, tülbent kıvamında esneyen ürünlerden nefret ederim. O nedenle bu iki marka hem modelleri hem de kaliteleri ile her kadının plaj çantasında yer alması gereken mutlaklardan. Yok biraz daha iddia severim diyenler içinse Missoni ve Emilio Pucci en iyi seçimlerden. Özellike Emilio Pucci’nin ipek kaftanları ile uyumlu plaj çantları tek kelimeyle muhteşem !
En az iki şapka (uçma ihtimali yüksek) + bir deniz çantası (eğer benim gibi, yok kremi yok sütü yok saç spreyi, gözlüğü vs. diyenlerdenseniz bir de üstüne üstlük kamaraya in çık yapmak istemiyorsanız herşeyi doldurabileceğiniz tercihen plastik bir çanta hayat kurtarır. Şapka alırken de tercihiniz hasır şapkalardan olsun. Son zamanlarda hasır görünümlü %100 kağıttan yapılanlar varki son derece pratik, çünkü özellikle uçakta vs. çantanıza rahatlıkla koyabilirsiniz, zira formu bozulmuyor.
Teknede havlu vs. yoksa, bir büyükçe, bir orta boy havlu + üç tane peştemal. (Zaten hemen kuruyor).
Saçlar için mutlak güneş yağı. Kuaförlerde satılan güneş serileri en iyisi ama daha ekonomikleri marketlerde de bulunabilinir. Favorim Kerastase micro voile protecteur ve serisi. Özellikle şampuanı ve ardından bakım kremi teknede hem güneş hem de rüzgar yiyen saçlar için zemzem suyu niteliğinde.
Benim gibi pembe beyaz derililer için mutlak 50 faktör koruyucu. Bu sene Garnier kullandım. Çok memnun kaldım. Özellikle hassas bölgelere bol bol sürülmesi şart. Öte yandan, benim bir diğer favorim 30 koruma faktörlü ve suya dayanıklı, Lancaster Invisible Mist Wet Skin. Sprey şeklinde sürümü kolay. Ne yağ gibi vıcık vıcak ne de süt gibi yoğurt şeklinde. Cilt güneşe alıştımı o zaman 15 koruma faktörlüsü de var. Yüz içinse, Sun Beauty serisinden yüksek korumalı Velvet Touch Cream hem yüz hem de boyun için ideal.
Güneş sonrası bakım için bronzluğu arttırıcı ürünlerden benim kullandığım Lancaster’den Tan Maximiserlar. Krem gibi olan vucüda, diğeri ise, bacaklara. Ama burada küçük bir ipucu, çok çabuk kavrulduğum için, banyodan sonra, mutlak bebe yağı sürüp, üzerinden ILIK su geçiriyor, çıkınca da beş dk. kurulanmadan bekliyorum. Sonra da gelsin renk arttrıcılar.
Güneş gözlükleri artık keyfinize kalmış. Sadece en koyu renk camlılardan olmasına dikkat etmekte fayda var. Zira güneş, denizde yansıma yapar o yüzden en koyu renk camlısı en makbulü !
Çok sık seyahat ettiğim için, tüm kremlerimi (şampuanlar vs. dahil) plastik. minik kavanozlara veya şişelere koyarım. Aksi takdirde, fazladan iki kilo çıkması kesin. O nedenle, kremler küçük kavanozlara, likitler şişelere. Keza deodorantlar, parfümler, dış macunu vs. vs., Güliver Cüceler Ülkesine yakışır ebatlarda taşınır.
Yaz aylarında çok fazla makyaj yapmayı sevmem. Hoş sevsem ne olacak ki, anında akıp gidiyor. O nedenle, son üç yıldır, renkli BB /CC kremleri kullanıyorum. Bu sene iki tane marka edindim. İlki Garnier’nin diğeri Chanel’in. Her ikisinden de çok çok memnunum. Suya dayanıklı bir rimel, bir kalem, bir ruj, tabii ki bronz allıkla, makyaj çantası tamamdır.
4 – Gelelim kıyafetlere! Eğer karaya çıkma gibi bir derdiniz yoksa, tavsiyem, iki şort, dört tshirt. Gerisine hiç ihtiyaç yok. Zira “haydi Happy Hour yapalım, ah şimdi dolunay çıkıyor” gibi durumlarından, öyle iki dirhem bir çekirdek olmaya ne vakit ne istek oluyor. Bu arada çantanıza en hafifinden bir Uniqlo koymayı sakın ihmal etmeyin. Her ne kadar ülkemizde yaz ayları, cehennemden hallice geçsede, deniz bu güven olmaz. Hava bir anda buz kesebiliyor özellikle benim gibi gece kuşları için.
Programında, akşamları karada yemek olanlar içinse, tavsiye uçuş uçuş elbiselerden üç tane. Şimdi esas hayati nokta, bu elbiselerin renk uyumları. Nasıl mı? Öyle bir renk skalası olacak ki, tek ayakkabı / çanta hepsine uyumlu olacak. Böylece yerden inanılmaz tasarruf etmek mümkün. Keza bu renk uyumuyla, alacağınız takıları da en az seviyeye indirebilrsiniz. Ayakkabı konusu ciddi iş. Bir defa teknede çoğu zaman çıplak ayak ama tabii ki parmak arası bir terlik, güneşin altında şömine odunu derecesinde sıcak zemin için mutlak gerekli. Tekne içinde topuklu giyilmediğinden, eğer rotanız, Güney Fransa vs. değilse, karaya çıktığınızda da düz ayakkabı tavsiye ediyorum. Sneaker vb. lastik ayakkabıları almayı düşünmeyin bile, 40 derecede çorapla lastik ayakkabı giymenin hikmetine ben varamadım.
Teknede en sinir şeylerden bir tanesi sineklerdir. Ummanın ortasında anında beni bulur ve vücuduma kızamık geçiriyor görüntüsünü itinayla verirler. Bu sene, eczaneden, Urgo’nun böcek ısırıklarına karşı antiseptik jelini aldım. Çok rahat ettim. Tabii gün boyunca sıkça, sinekkovar spreyleri süründüğümü söylememe gerek yok. Eğer sineği böceği bol kıyılara gidiyorsanız, odanıza da bir sinekkovucu almakta fayda var.
Unutulmaması gereken bir başka önemli nokta da, eğlenceli akşamların sabah kabusu başağrısı. Eminim herkesin bildiği bir ilacı vardır. Bir bu ilacı bir de tutmalara, mide bulantılarına karşı ilacınızı aman unutmayın. Güneş altında sere serpe yatanlar içinse, güneş çarpmalarına karşı ilaçları çantaya koymak elzem !
Bol bol şarj aleti (ne hikmetse hep kaybolur), taşınabilir modem, mutlak MP3 çalar yanında hoparlörü, rüzgar çakmağı ve eğer büyük bir şanssızlık eseri, teknede klima yoksa mutlak orta boy vantilatör. Kulağa garip gelebilir ama binmeden tekneyi iyice bir soruşturun. Nadir de olsa, bazı odalarda klima olmayabiliyormuş o nedenle, ya güvertede yatacaksınız ya da o vantilatörü mutlak bir yerlere tıkıştıracaksınız. Varsın iki ayakkabı eksik olsun !
Bol güneşli, sakin denizli, şen kahkahalı bir yolculuk dileğiyle…..

kelimleri okadar süslemişsin ki o kurken sıklıdım. belkide bir erkek gözü ile özet bilgi aradıgım için. TE ŞE KA gerci çok okumadım da
yorum için teşekkürler. ama maalesef işte biz kadınlar böyleyiz :)))