
Hep söylerim, kayak yapmam ama karla bağlantılı her türlü keyife varım. 25 yıldır, İsviçre – Türkiye arası durmaksızın mekik dokumam neticesinde, gitmediğim kayak merkezi neredeyse kalmadı. Her ne kadar St. Moritz aralarından en ünlüsü de olsa, benim favorim tipik mimarisi, leziz restaurantları ve cıvıl cıvıl barlarıyla, araba girmeyen ZERMATT…
İsviçrenin hem Fransızca hem de Almanca konuşulan Valais kantonunda yer alan bu şahane dağ kasabası, 4478 m. yüksekliğindeki Mattehorn dağıyla meşhur. En yakın havaalanı Zürih’den trenle yaklaşık 3,5 saatte varabileceğiniz Zermatt’da konaklama noktanıza ya otelin faytonu ya da sadece yolcu transferi için kullanılan minik elektrikli taksilerle gidebilirsiniz.
Genelde seyahatlerimde 4* kategorisindeki merkezi otelleri tercih etmem sonucunda, 3 günlük Zermatt kaçamağımda, tercihim Zermatterhof Hotel oldu. 19.yy. mimarisindeki bu 4,5* otelin merkezi oluşu ve özel atlı arabasıyla bizi istasyondan alması gerçekten çok güzeldi.
Kayak yapmadığımız için, otele varır varmaz ilk işimiz kasabada minik bir tur oldu. Her nereye gidersem gideyim ilk işim, bölgenin en ünlü müzesini ziyaret etmek olur. Bu sefer de bu kuralı bozmadım ve Mattehorn Zermatlantis Müzesi’ne girdim. Birkaç basamakla yerin altına indiğinizde, kasabanın minik bir maketinin de yer aldığı ve kışın saat 19.00’a kadar açık olan bu müze, hem çocukların hem de yetişkinlerin keyifle gezebilecekleri türden.
Ortalama 20 dakika süren müze ziyaretimiz sonrası, yerde yaklaşık 10 cm. kalınlığındaki buzları matkapla kıran belediye çalışanlarının arasından süzülerek, tüm kasabayı dolaştık. Bu tur sonrası, havanın birazcık! soğuk olması nedeni ile, kendimizi tipik bir İngiliz kafe&barı olan Edwards’a attık ve sıcak çikolata ritüelini hakkıyla yerine getirdik.
Akşam yemeğimizi, methini daha önce duyup rezervasyon yaptırdığım Hotel Romantik Julen’in içindeki Schaeferstube adlı tipik bir Alp restaurantında aldık.
İsviçre’de akşam yemekleri ülkenin büyük kentleri hariç genelde saat 18.30 gibi yenilir ve halkın çoğunluğu, iş gününün sabah 07.00 itibariyle başlaması nedeni ile, erkenden yatar. Her ne kadar Zermatt turistik bir kasaba olsa da, sizlere naçizane tavsiyem, öncelikle gitmeden önce tüm yemek rezervasyonlarını yapmanız ve çok da geç kalmamanız. Zira saat 22.00 itibariyle, “mutfak kapandı servis bitti” cümlesi ile karşılaşmanız çok olası…
Zermatt’ın en güzel restaurantlarından biri olan Schaeferstube’nin mutfağı klasik dağ lezzetlerinden oluşmakta. Dolayısıyla yemeklerin porsiyonları gayet büyük. Antre olarak minik bir porsiyon raclette ve viande sechee sonrası, restaurantın ününü borçlu olduğu ızgara kuzu pirzola ve favorilerimden olan et fondü ile nefis bir ziyafet çektik.
Tahmin edersiniz ki, bu güzel yemek için tercihimiz yine bir kırmızı şarap: Gamaret, Garanoir, Pinot Noirkupajı olan La Colombe Rouge Reserve 2011 oldu. Tatlı olarak moka bisküvili beyaz çukulatalı mus ve kremalı flan caramel (bir çeşit krem caramel) ile sonlandırdığımız yemeğimizi ancak birer Napoleon konyak ile hazmedebildik.
Bu nefis yemek sonrası canlı müzik performansının olduğu Joseph Bar’a geçtik. Zermatt’ın bence en güzel oteli Mont Cervin Palace’ın içinde yer alan bu barın yanı sıra puro severler için şömine başına konuşlandırılmış Davidoff’un sponsor olduğu smoking lounge’ı ise tıklım tıklımdı.
Sabah erken saatlerde otelimizde aldığımız kahvaltıdan hemen sonra, önce trenle 3809 metredeki gözetleme kulesi Gornergrat’a çıktık. Yaklaşık yarım saatlik bu panoramik tren yolculuğu sonrası Matterhorn dağının muhteşem görüntüsüne kavuştuk.
Gerçekten insanın nefesini kesen bir manzara karşısında, Avrupa’nın en yüksek rakımında yer alan Kulm Hotel Gornergrat, keyif yapmak için mükemmel bir seçim… Malum dağ havası insanın iştahını anormal açar. Benim ki zaten her durum ve saatte açılmaya müsait 🙂.
Hava soğukluğunun -10 civarında seyretmesine rağmen, otelin muhteşem terasında (restaurant Vis A Vis) öğle yemeğimizi aldık.
İsviçre mutfağının bir başka spesiyalitesi olan rendelenmiş ve tavada pişirilen patates yemeği Röschti ve hafif bir tatlının ardından trenimizle aşağı indik.
Kayak merkezlerinde mağazalar genelde öğleden sonra açılır. Daha önceden, rezerve ettiğimiz yürüyüş turuna katılarak, (kişibaşı 10 Euro civarındaki bu turlar için otelinizden veya Zermatt turizm ofisinden rezervasyon yaptırabilirsiniz) tüm kasabayı köşe bucak gezdik.
Bu keyifli tur sonrası, happy hour için, 2016 Trip Advisor ödüllerinde bu sene “Dünyanın En İyi 25 oteli” sıralamasına 24. sıradan giren Omnia Otel’in ünlü barında bir şeyler içmek üzere, otele çıktık. Otel, modern mimarisi ile açıkçası Zermatt’ın o büyülü atmosferini birazcık bozmasına rağmen, özellikle akşam saatlerinde ışıkları ile görülmeye değer… Otelin barında şömine başı keyfini sürmek ise, Zermatt’a gelip de atlamayacağınız aktivitelerden bir tanesi.
Otelin terası, Zermatt’ın şahane panoramik fotoğrafını çekmek için de en ideal nokta. Buradan fotoğraf sevdalılarına duyurulur.
Akşam yemeğimizi, Swiss Chalet adlı tipik Alp yemekleri sunan otantik bir restaurantta aldık.
Bir gece önceki et fondü yerine tercihim bu sefer moitié-moitié peynir fondü oldu. (gruyère ve vacherin peynirleri karışımı) Sıcak bir mantar çorbası ardından son derece büyük porsiyonlarda servis edilen peynir fondümüzü, nefis bir Cote Du Rhone kırmızı şarapla aldıktan sonra, sadece kahveye yer açabildik.
Yemek sonrası kısa bir yürüyüşün ardından, kendimizi son derece hareketli gece hayatı olan Zermatt’ın en şık barlarından Elsie’ye attık. Kayakçıların bayıldığı bu şık barda, tüm gün tam bir oksijen tüpü kıvamına geldiğimizden, sadece ikişer kadeh şampanya alabildik zira uyku bizi tatlı tatlı sarmaya başlamıştı.
Zermatt’daki son günümüzde, sabah yoğun kar yağışı nedeni ile, kayağa çıkmayanların lebalep doldurduğu sokakları bu sefer de atlı faytonla gezdik. Kuzu postlarına sarılarak, elimizde sıcak çukulatalarımızla, yaklaşık 20 dk. süren bu tur gerçekten çok keyifliydi. Bu tur sonrası, kalbimiz Zermatt’da kalarak, trenimize binmek üzere, otelimizden ayrıldık. 🙁
Zermatt kayak sevdalıları için bir cennet… Başta Matterhorn olmak üzere, 40’dan fazla çeşitli zorluklarda toplam 360 km. uzunluğundaki pistlerinin yanı sıra, aynı zamanda heli-skiing (helikopter eşliğinde kayak), dağ tırmanışı vs. gibi ekstrem aktiviteler için de her türlü imkana sahip. Helikopter ile 4200 metreye konabilir oradan aşağı çılgınlar gibi kayabilirsiniz tabii bunun için cidden çok iyi bir kayakçı olmanız gerekiyor. Yeni başlayanlar için hem okul hem de özel ders imkanı mevcut. Haftalık full kayak pasosu ortalama 600 Euro civarı.
Yok, eğer siz de benim gibi heyecandan ziyade keyif peşindeyseniz, o zaman 20 dk. süren helikopter turunu kaçırmayın derim. Hava şartlarının müsait olduğu her zaman yapılan bu tur kişi başı 200 Euro civarı ama değer mi değer…
Bir de benim yaşamayı çok arzu ettiğim ancak bir türlü cesaret edemediğim Iglu Otel deneyimi var. İster öğle yemeği, ister akşam yemeği veya konaklama için tamamen buzdan yapılmış bu eskimo yerleşim birimlerinden bir tanesi de Zermat’ta bulunuyor. Saunalı, sıcak havuzlu, özel tuvaletli, kahvaltı ve akşam yemeği (fondü) dahil 2 kişilik romatik suit odanın gecelik ücreti ortalama 600 Euro civarı. Ama kayakçılar için güzel bir haber, Rotenboden’da yer alan Iglu Dorf barında, aşağı kayarken, güzel bir après ski keyfi yapabilirsiniz.
Gece hayatı için size önerilerim (kendim gitmedim ama tavsiyelerine sonuna kadar güvendiğim Hollandalı arkadaşlarımın favorileri) Omnia Hotel’in dünyaca ünlü gece kulübü The Cavern (çarşamba-pazar arası her gün saat 22.00 itibariyle canlı müzik var), daha samimi bir ortam isterseniz o zaman Hotel Post’un Broken Bar Disco’su ideal seçim olacaktır.
Zermatt’ı deneyimlemiş olan takipçilerimin, fikirlerini ve tavsiyelerini yorumlar kısmında paylaşmasını çok arzu ederim. Bakalım daha görülecek, yaşanacak, öğrenilecek neler var? Beraber keşfedelim….
Giderken unutulmayacaklar:
Kesinlikle su geçirmez kar botu (altı mutlak tırtıklı lastikli)
Bilumum eldiven, şapka, atkı vb. artık en kalın ne varsa o!
Topuklu ayakkabıya hiç ihtiyaç yok (eğer 5* otelde kalıp, otel içinde yiyip içecekseniz belki bir tane lazım olur ama elzem değil)
Olgun yaştaki gezginler için tavsiyem, bir çok mağazada bulunan buza saplanır ince uçlu yürüyüş sopası (inanın değer, araba girmediği için, yollar her daim buz tutuyor.)
Kullandığınız tüm ilaçlar (İsviçre, reçetesiz ilaç satmaz!)
Yüz, dudak, el vs. her cins krem (hava hem çok soğuk hem de çok kuru)
Meraklısına: Türk Hava Yolları ve Pegasus’un düzenli seferlerinin olduğu Cenevre ve Zürih uçuşları için, firmaların web siteleri emrinizde. Söz konusu havaalanlarından Zermatt’a ulaşım için dört dilde hizmet veren İsviçre Tren Yollarından seyahatiniz öncesi tüm biletlerinizi daha uygun fiyata satın alabilirsiniz.
Sevgilerimle,
Harika anlatmışsın , biran önce gitmek istedim , hatta paylaştım bile😍
İlginiz için teşekkür ederim. Takipte kalın.
Guzel yazı,
Bir sefer de traditionelle raclette nerede yenir (daha dogrusu bulunur) anlatasanız da ogrensek