
Geçtiğimiz hafta, Beyoğlu’ndaki Corinne Hotel’deydim. İlham Gencer ve İpek Dinç Yüce’nin, otelin çatı katında, her cumartesi saat 21.00’de sahne aldığı geceye yedi kişilik bir grup olarak gittik.
Corinne Hotel, Beyoğlu’nun arka sokaklarında gizli kalmış, mücevher gibi küçük şirin bir butik otel. Aslından özenle restore edilmiş otelin çatı katında yer alan Corinne Terrace Restaurant & Bar’ın en dikkat çekici özelliği, çıtır çıtır yanan şöminesi. Şans bu ya, bizim gittiğimiz gece, İstanbul’da lapa lapa kar yağması, şöminenin karşısında yudumladığımız viski ve kırmızı şaraplarımıza ayrı bir keyif kattı.
Saat 21. 00’de önce İlham Gencer piyanosu ile, caz klasiklerini seslendirmeye başladı. Bizler de bu arada, menüyü keşfe çıktık.
İlk olarak meze tabağı istedik. İçinde, haydari, patlıcan salatası, acılı ezme vs. vs. klasik mezelerin yer aldığı tabak ortalama lezzette, her yerde bulabileceğimiz bir giriş oldu. Ancak, menüde yazan mezelerin bazılarının olmayıp, yerine aşçının haliyeti ruhiyesine bağlı olarak yaptığı değişiklikler hoşuma gitmedi. Menü, ya yazdığı şekilde olmalı ya da açıklama verilmeden, sadece “günün seçkileri” şeklinde kağıda dökülmeli. Sonuçta ben dolma yiyeceğimi düşünürken, yoğurtlu havuç çok sevimli olmuyor!
Öte yandan, garsonumuzun tavsiyesi ile, menüde yer almayan, odun ateşinde pişmiş etli ekmek ve peynirli pideyi denedik. Gerçekten de çok leziz ve kıvamında bir ara sıcak oldu. Dana karpaçyo ve peynir tabağı sunumu ve tadı itibariyle geçer not aldı.
Yemekte hepimiz farklı tatlar denemek amacıyla değişik yemekler tercih ettik. Benim tercihim, beğendi yatağında dağ kekikli kuzu pirzola oldu. Esasında, özellikle Türkiye’de pirzola, bonfile vb. sipariş verirken çekincem çoktur. Zira, ben az pişmiş yerken ve de bunun altını özenle çizerken inatla, o et önüme ortadan hallice bir şekilde gelir ve et tabakta ben tabağın başında birbirimize üzgün gözlerle bakarız. Bu sefer de aynı şey oldu. Neden Türkiye’de aşçıların çoğu inatla, kendi sevdikleri pişme derecesini müşteriye yedirmek isterler ben hala çözemedim. Hayır, eti iyi pişirmek daha maharet ister. İşte suyunu kaybettirmeyeceksin, yakmayacaksın, vs….. Az pişmiş et her zaman daha kolaydır. Ama yok. İnat ve sebatla, koyarlar önüme kayış misali eti!!! Bu sefer de kural bozulmadı. Ucundan az biraz tattığım et, eğer istediğim derecede gelseydi, belki memnun kalacaktım.
Diğer denediklerim arasında, Café De Paris soslu bonfile ve Corinne Special bonfile de tat bakımından orta not aldı. Özetle, ahım şahım damak çatlatan bir yemek yemedim. Bir de bu tarz etlerle, lütfen tırtıklı et bıçağı verilsin. Bırakın yemek kültürü vs. adına, eti rahat rahat dilimlemek ve de işaret parmağını çatlamamak için gerçekten gerekli.
Tatlı mönüsü açıkçası benim için yeterli değildi. İncir, kabak, ayva ve çukulatalı brownie denedik. Sonuçta, üç tane meyve tatlısı birbirine benzer lezzet içerir. Brownie ise maalesef sunum ve tat olarak ortalamanın bayağı altındaydı.
Yemeğimizde, bu sefer eşlikçimiz 2013 yılı Sevilen 900 Cabarnet Sauvignon oldu. İçimi itibariyle, sipariş verdiğimiz tüm yemeklere uyumlu bu şarap, Sevilen markasının medarı iftaharlarından.
Arkadaşlarınızın (benim aksime) çok gövdeli şarap sevmemesi durumunda, rahatlıkla sipariş verebileceğiniz orta gövdeli, rahat içimli bir kırmızı.
Usta sanatçı İlham Gencer, enerjisi ve güzel piyanosu ile başladığı gece, ilk defa canlı olarak dinlediğim İpek Dinç Yüce ile devam etti. Genç cazcı hem muhteşem sesi, hem de geniş repertuarı ile, caz parçalarının yanı sıra, popüler şarkıları da seslendirdi.
Buraya kadar her şey tamam gözükmekle birlikte, esas sorun mekanı bir hafta sonra tekrar ziyaret ettiğimde yaşandı. Yedi gün içinde bir işletmenin mutfağı orta seviyeden nasıl felaket seviyesine düşer, bizzat deneyimledim.
Doğum günü için üç kişi gittiğimiz restaurantta, müzik hariç hiçbir şey aynı değildi. Bir hafta öncesinde, yediğimiz yemeklerin yerinde yeller estiği gibi, mönüde yazan bir çok yemek ve şarap maalesef tedarik edilmedi. Beni hayrete düşürense, otelin içinde konuşlanmış olan bir restaurantın, şarap mönüsünde yer alan beyazlardan bir çoğunun oda sıcaklığında neden muhafaza edildiği. (yerin mi yok, al bir dolap koy şarapları) Beyaz şarabı sıcak içmek ancak bir mazoşistin fikri olur. 45 dk. şarap bekledikten sonra, garsonumuz bu sefer bulabildiği tek beyaz şarabı bize önerdi ama işin ilginç yanı bu şarap da mönüde yer almıyordu !!!! Ismarladığımız meze tabağında, mönüde yer alan yiyeceklerden ancak bir iki tanesi mevcutken, diğerleri tamamen tatsız süprizler olarak karşımıza çıktı. Bir hafta önce yediğim etli ekmek bu sefer buz gibi yağları donmuş şekilde servis yapıldı. Sigara börekleri ızgara yapılmaya çalışılmış ancak yufka kalın olduğu için içi pişmemiş hamur parçalarından ibaretti.
Giriş yemeklerinin bu kadar kötü olması yüzünden bozulan moraller ve havaya zıplayan sinirler neticesinde, ana yemek almaktan vazgeçip, erkenden mekanı terk ettik.
Üzüldüğüm nokta, en fazla 15 masanın sığabileceği, dört stantlı barı, çok şık bir bahçesi, Galata ve tarihi yarımada manzarası ve cam tavanı ile ferah bir ortam sunan mekanın, yemekleri konusunda beklentilerin çok çok altında kalması. Bu kadar güzel bir lokasyonda yer alan Corinne Terrace Bar & Restaurant’ın en kısa zamanda profesyonel yardım alarak mönüsünü düzeltmesini temenni ediyorum. Yiyecek – içecek sektöründeki ölesiye rekabette ayakta kalmak için, sırf dış görünüş yeterli olmuyor zira …
Meraklısına;
İletişim detayları:
Corinne Terrace Bar
Turnacıbaşı Caddesi Ayhan Işık Sokak No: 41
34433 Beyoglu, Istanbul / Turkey
Tel: 0212.293.94.94
Not: Otel, Yunanistan Konsolosluğu’nun karşı çaprazı ancak otopark ve vale hizmeti yok.
Sevgilerimle,