
Burgonya Şarap ve Kültür Turuna Muhteşem Final
Macon’da başlayıp Chalon Sur Saone’da son bulan Büyük Burgonya Şarap ve Kültür Turu’ndan geriye sadece tarih, mimari güzellik, bağların kokusu, birbirinden şahane şarapların damağımızda bıraktığı enfes tatlar değildi kalan…. Öğle ve akşam yemeklerinde şaraplarımıza eşlik eden lezzetler de gözümüzü, gönlümüzü ve en önemlisi midemizi fazlasıyla şımarttı. İşte Burgonya turunun son duraklarından Puligny-Montrachet’deki Olivier Leflaive Bistro tur sırasında yemek yediğimiz mekanlar arasında listemizde ilk ona girdi.
Olivier Leflaive, bizim için şanslı bir macera oldu, neden mi? Bu mekana rezervasyonsuz gitmek gibi bir çılgınlık ancak Elegans Cadısı’na yakışır dedik ve şansımızı denemek için yola düştük.
Burgonya bölgesinin en önemli şaraplarından bazılarına ev sahipliği yapan Puligny-Montrachet 470 kişinin yaşadığı minnacık bir köy… Ama bu köyün bir özelliği daha var: Dünyanın en iyi sek beyaz şarabı olarak kabul edilen Batard Montrachet ve sadece tek çeşit yemek mönüsü ile degüstasyon yemeği servis eden Olivier Leflaive restaurant ve otelinin de bulunduğu yer.


17 yy.’dan kalma 13 odalı bir otelin alt katında hizmet veren Olivier Leflaive, şarap severlerin ve gurmelerin yakından tanıdığı bir isim. Restaurantta mönü yok. Evet, doğru okudunuz! Zira Olivier, kendi zevkine göre, ayın mönüsünü belirliyor ve şarapları eşleştiriyor.


Uzun yıllar yurtdışında yaşamış ve hala yarı zamanlı yaşıyor olmama rağmen, domuz eti ve ürünleri ile aram hiç iyi olmadı. Sanırım çocukluğumuzda ne yersek, damak zevkimiz ona göre şekilleniyor. En azından benim için öyle. Mesela bir türlü suşiyi sevemedim. Yemek konusunda az biraz tutucu muyum nedir?
Şimdi nereden geldik bu domuza derseniz, Olivier o gün mönüsüne domuz koymuş tabii benim suratım kireç misali bembeyaz oluverdi. Mönünün diğer yemeklerini yerim falan diyerek kendime teselli ararken, başında şapkası son derece sevimli bir bey yanımıza yaklaştı.

Konuşmalarımızdan merak etmiş nereli olduğumuzu, “Türk” deyince bir de üstüne “şarap turu yapıyoruz” deyince gözleri ışıldayan Mösyö sıkıntımızı gidermek için “neler yapabiliriz bir bakalım diyerek” yanımızdan uzaklaştı. Meğer mekanın sahibi Olivier Leflaive’in ta kendisiymiş. Az sonra, bize özel sığır yapacaklarını söyleyip, şık bir masaya buyur etti.
Türk şaraplarının methini duyduğunu söyleyen Olivier ile, kısa bir süre, şarap üzerine sohbet ettik. Yaptığı işten gurur duyan, mesleğine aşık tipik bir Fransız çiftçisi. Leflaive ailesinin şarapçılıkla uğraşan 18. nesli. Şaraplarının Türkiye’de de satılmasını arzu ettiğini sıkça dile getirdi.

Bizim gittiğimiz gün, iki degüstasyon mönü alternatifi vardı. Yemekler değişmeden, ister altı çeşit şarap tadımlı, ister dokuz çeşit şarap tadımlı olmak üzere hazırlanmış olan degüstasyon mönülerden biz pek tabii ki dokuz çeşit şarap seçeneğini aldık.
Önce bayan bir sommelier, Olivier Leflaive üretimi şaraplar konusunda bize kısa bir bilgi verdi ve degüstasyon keyfimiz başladı.
İlk olarak, Gougères adında içi peynir dolu milföy hamuruda Amuse bouche’lar servis edildi. Bu tabir tam olarak dilimize çevrilmez ama kelime manası “damak eğlencesi” biz “tadımlık” diyelim.

Bu tadımlıkla, Olivier’nin amcasına ithafen adını taşıyan Oncle Vincent 2013 rekoltesi beyaz şarabımızı yudumladık.

Başlangıç yemeğimiz olan limon kremalı Gravelax usulü somon marine ile üç değişik beyaz şarap tattık.

2011 senesinden, Mersault Les Tillets, Chassagne Montrachet Les Pierres ve ardından Puligny-Montrachet Enseignères yudumladık.

Ana yemek için Olivier’nin sayesinde iki kişi burginyon soslu sığır fileto, iki kişi de bezelye ve bademli süt domuzu aldık.


Ana yemeklerimize eşlik eden şaraplarımız ise, bu sefer biraz daha gövdeli, 2010 rekoltesi, Mersault 1er Cru Bouchères, Chassagne-Montrachet 1er Cru Clos St Marc ve Puligny-Montrachet 1er Cru Referts oldu.

İngilizler “curiosity kills the cat” (merak kediyi öldürür) derler, ben de meraklı hem de ciddi bir kedisever olduğumdan, önümdeki sığırı tattıktan sonra, “şu meşhur domuz etini bir tadayım” dedim. İyi ki de tatmışım! Neden mi? Çünkü evvel ezel hep merak ederdim, nüfusunun yüzde 95’inden fazlasının domuz yemediği güzel ülkemde neden Avrupa’nın en kaliteli ve büyük domuz çiftlikleri var diye. Bu sorumun cevabını ilk çatalda anladım. Kesinlikle kokusu olmayan, tadı birebir dana etiyle aynı olan süt domuzunu yedikten sonra, son yıllarda güzel ülkemde kuzunun yerini bir şekilde neden dananın aldığını ve sırrını açıklayamadığım bu domuz çiftliği enflasyonunun sebebini idrak ettim !!!! (Gerisini siz anlayın artık!)
Yemeğimizi sonlandırırken peynir veya tatlı olarak seçim yapmamız istendi. Tercihim peynir oldu. Bu seçimi yaparken tabii ki şarap tadımı tam gaz devam etti ve 8. bardakta 2013 rekoltesi Mersault Les Malpoiriers tattık.


Son olarak Olivier Leflaive’in göz bebeği Volnay 1er Cru Santenatots’yu da tattıktan sonra, tahmin edebileceğiniz şekilde ikişer bardak koyu kahve bizi ancak kendimize getirdi.
Sabah uzun bir Beaune turu, ardından Pommard Şatosunda yaptığımız tadım sonrası aldığımız bu öğle yemeği, Burgonya turumuza şahane bir final ve hepimiz unutulmaz bir anı oldu.
Olivier Leflaive İletişim
Place du Monument
21190 PULIGNY-MONTRACHET
+33 3 80 21 95 27
reservation@olivier-leflaive.com
Sevgilerimle,