
Sanatçıların İzinde Lezzet Yolculuğu
Yüzyıllardan bu yana, hayattan keyif almayı birinci plana koyan Fransızlar için şarap ve yemek bir tür ibadettir. Saat 11.55’de tüm Fransa’da her ne olursa olsun saat durur zira öğle tatili vakti gelmiştir. Hiç bir zaman dakik olmayı beceremeyen Fransızlar, öğle yemeği içinse birden bire hazır ola, geçerler. Sanırım saat 12.00-14.00 arası bebekler bile doğmuyordur !!!!! Paris’de yaşadığım dönemlerde, mümkün mertebe, turistik bölgelerden uzak durduğum için (ki bunların başında Champs Elysees gelir) lokal café ve restaurantları sık sık ziyaret etme şansım oldu. Şehirde her ne kadar sayısız restaurant ve café olsa da tercihim, tarihi geçmişi olan, yaşanmışlıklarıyla günümüze kadar gelmiş olan yerler…
Paris’in bence en otantik bina ve sokaklarını barındıran kısımlardan biri, 6. Arrondissement (bölge) bahsetmek istedim. (Diğer arrondissementlar hakkında önerilerim başka bir yazının konusu.)
La Closerie Des Lilas
İlk durağım, 1847’de kapılarını açmış olan LA CLOSERIE DES LILAS. Bir zamanlar bahçesinde Lenin’in satranç oynadığı, yazar Emile Zola’nın arkadaşı ressam Paul Cézanne’ı sürüklediği, Amerikadaki içki yasağına nispet edercesine, Ernest Hemingway, Henry Miller, Scott Fitzgerald’ın kadehleri devirdikleri, Modigliani, Picasso, Jean-Paul Sartre, André Gide, Oscar Wilde, Samuel Beckett gibi dünya sanatına adını altın harflerle yazdıran birçok sanatçıya bir nevi ev olmuş tipik bir Fransız restaurant ve café. Ama belki de benim için en önemli özelliği, ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın da Paris günlerinde favori mekanı olması. Hatta öyle ki, masalardan birine isim plakası dahi çakılmış. Zamanın durduğu, yılların uğramadığı bu mekanın mutfağı gayet leziz. Restaurant için rezervasyon yapmanızı kesin gerekli ve karabiberli Hemingway usülü biftek tercihiniz olmalı. Daha az resmi bir yemek isterseniz, müessesenin Brasserie kısmına rezervasyonsuz gidebilirsiniz. Benim tercihimse Piano Barı. Akşam saat 01.30’a kadar hizmet veren bu bar, özellikle dekorasyonu ile görülmeye değer.
Adres: La Closerie des Lilas, 171 Boulevard du
Montparnasse 75006
Telefon: 01.40.51.34.50
La Rotonde
İkinci durağım yine Montparnasse’da yer alan LA ROTONDE. 1911’de kapılarını açmış olan bu mekan, Modigliani, Chagal, Picasso gibi ünlü ressamların favorisi olmasının yanı sıra, Troçki’nin Ekim Devrimi öncesi toplantılarını yapması ama daha da garibi sahibinin zamanında masalarda dans edilmesine izin verip, kadınların şapkalarını çıkarmalarını yasaklamasıyla da ilginç bir geçmişe sahip. Bir kahve dahi alamayan gençlerin restaurantın terasında yaptıkları besteler ise günümüz klasik müziğinin dama taşlarından (Gershwin, Stravinsky vb). Tipik bir Fransız brasseriesinde benim tercihim daima kırmızı et ve şarap ikilisidir. Antre olarak soğan çorbası ve ardından karabiber soslu entrecote mükemmel bir tercih olacaktır. Öte yandan tatlı olarak Tarte Des Demoiselles Tatin (elmalı tart) nefis bir yemeği sonlandırmak için ideal bir seçimdir. İçki olarak, klasik bir Fransız aperatifi Kir Royal, ardından Bordeaux yöresinden bir St. Estèphe mükemmel bir eşlikçi olacaktır.
Adres: 105 Boulevard du Montparnasse, 75006
Telefon: 01.43.26.48.26
Le Procope
Üçüncü durağım, ünlü yazar Voltaire’in çalışma masasının bulunduğu ve kapılarını 1686’da açmış olan LE PROCOPE. Fransız İhtilali mimarlarından Marat’nın, dondurmalarına deli olduğu Le Procope, aynı zamanda, Diderot, Beaumarchais, La Fontaine gibi isimleri de ağırlamış. Şık akşam yemekleri için ideal bir tercih olan Le Procope için mutlak rezervasyon yaptırın. Benim tercihim, müessesinin medarı iftiharı olan Coq au Vin (şarapta pişmiş horoz) ama deniz mahsulü sevdalıları için çeşit oldukça fazla. İki kişilik bir tepsi olan Royal Procope’da 12 farklı kabuklu deniz mahsulünü tatmanız mümkün. Görünüşü itibariyle leziz olduğunu tahmin ettiğim bu yemek için açıkçası nasıldır bir şey yazamayacağım zira bu tip yemeklerle aramızda daha bir sevgi bağı oluşmadı !
Adres: 13 Rue de l’Ancienne Comédie, 75006
Tel: 01.40.46.79.00
Brasserie Lipp
Dördüncü durağım tipik bir Fransız art déco örneği olan ve kapılarını 1880’de açmış BRASSERIE LIPP. Marcel Proust, Ernest Hemingway, Albert Camus gibi sanatçıların favori mekanı bu klasik Fransız bistrosunun en dikkatimi çeken özelliği Coca Cola’nın burada yasak olması. (son gittiğimde böyleydi ama Şubat ayında tekrar oradayım ve kontrol edeceğim). Yüzyıl önce oluşturdukları mönüye devam eden restaurantta Steak Tartare (çeşitli baharatlarla harmanlanan çiğ sığır eti) yok ben çiğ et yemem, diyenler içinse, patates püresi yatağında ördek butunu kesinlikle tavsiye ederim. Kurucusunun esasen Alsace bölgesinden olması nedeni ile, özellikle müessesenin meşhur birasını tatmak ise bir farz. Sarışın ve esmer renklerde iki çeşidi olan bu biranın ben sarışınını tercih ediyorum. Tatlı olarak ise, dondurmalı profiterolüne dayanamıyorum. Birçok Fransız restaurantın aksine, non stop servis yapan mekan akşam geç saatlere kadar açık.
Adres: 151 Boulevard Saint-Germain, 75006
Tel: 01.45.48.53.91
Cafe De Flore
Beşinci durağım, birçoğumuzun bildiği CAFÉ DE FLORE. Kapılarını karşı komşusu Brasserie Lipp gibi 1880’de açan kafe, “Sürrealizm” kelimesinin icat edildiği terası ile tam bir Paris keyfi yapmak için ideal konumda. Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir’a ev sahipliği yapan mekanda, yanında buz gibi bir kadeh şampanya ile yediğim tavuklu club sandwich her Paris seyahatimde vazgeçilmezlerimden biridir. Fransız gastronomisinin edebiyatla elele gitmesi ise şahane… 1914 yılından bu yana verilen “Le Prix de Flore” (Flore Edebiyat ödülü) en güzel örneklerden biri. Terasında oturup, güzel bir café noisette (bir damla süt konan minik Fransız kahvesi) yudumlamadan ve gelen geçene bakma keyfini sürmeden sakın dönmeyin Paris’den…
Adres: 172 Boulevard Saint-Germain, 75006
Tel: 01.45.48.55.26
Les Deux Magots
Altıncı ve son durağım pek tabii ki, Café de Flore’un ezeli rakibi LES DEUX MAGOTS. 1885’de kapılarını açan mekan, ismini iki Çin heykelinden almakta. Bu heykeller hala kafede bulunuyor. André Gide, Picasso, Hemingway, Sartre, Beauvoir gibi sanatçıların en sevdiği mekanlardan olan Les Deux Magots, pek tabii ki rakibi gibi, 1933 yılında edebiyat ödülü vermeye başlıyor. Akşam yemeğine gittiğim Les Deux Magots’da bir kadeh Delamotte şampanyayı takiben önce antre olarak taze keçi peynirli ve domatesli milföy, daha sonra püre eşliğinde mantarlı dana, finalde de çikolatalı ve karamelli iki tane makaron tattım. Bordeaux yöresinden Mouton Cadet ise tüm yemek boyunca mükemmel bir eşlikçiydi. Terasında gün boyu ister kahvaltı ister hafif yemekleri alabileceğiniz Les Deux Magots da Paris’in mutlaklarından bir tanesi orası kesin.
Adres: 6 Place Saint-Germain-des-Prés 75006
Tel: 01.45.48.55.25
Sevgilerimle,
Şubat seyahatinizde, Porte-Maillot da Boulevard Pereire girişindeki, le Relais de Venise’in önünde sırada bekleyip saignant bir L’Entrecôte yemenizi yanında “vin de la maison” yudumlamanızı ve kapanısı “tulip” ile yapmanizi tavsiye ederim . Ardindan belki burada paylasırsınız.
Tavsiye için çok teşekkür ederim. Özellikle *saignant* konusunda hem fikir olduğum birinin yazması ne güzel. Genelde *saignant* (çok az pişmiş kanlı et) isteyince, masadakilerin bana yamyam muamelesi çekmesinden illallah gelmişti :). Restaurant not alınmıştır ve denenecektir. Görüşmek üzere. Saygılarımla,……